İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Felsefeye göre Varlık Nedir?

Felsefenin babası sayılan; ilk filozof Thales “Her şey sudan, Sıvı olandan türemiştir ve yine suya dönecektir.” der. Bu durum felsefenin varlığın kaynağını açıklama girişimi ile başladığını göstermektedir. Yine Thales’i izleyen filozoflar da felsefe öğretilerinin temeline varlık konusundaki görüşlerini koymuşlardır. Bu veriler de felsefenin varlık konusu ile başladığını gösterir. Ancak ontoloji adının kullanılması o kadar eski değildir. 

Düşünürler, varlığın arkasında, gerisinde veya temelinde daima bir şey aramışlardır. Düşünürlerin bu yaklaşımları, Varlığı daha doğru ve temellendirerek tanımlama çabasına dayanmaktadır. Varlık sorusunu soran ve varlığı açıklamak isteyen felsefeye metafizik ya da ontoloji adı verilir. 

Felsefe; “Algılananın dışında, varlığın bir özü var mıdır, varsa bu öz nedir?” gibi soruların cevabını araştırır. Bu soruların cevabını, duyularımızın verileriyle bilemeyiz. Ancak düşünerek bu tür bilgilere ulaşıp kavrayabiliriz. Örneğin; doğadaki ağaçların büyüklükleri, şekilleri, çiçekleri, meyveleri farklıdır. Bu kadar farklılığa rağmen biz, tümünü ağaç olarak algılarız. Farklı ağaçları ağaç olarak algılamamızı sağlayan özellikler, yani ağacı ağaç yapan öz nedir? Bu öz düşünsel bir varlıktır, genel kavramdır. Düşünme yoluyla bu genel kavrama ulaşırız. Bilimler, varlığa bir gözlem ve deney verisi olarak yaklaştıkları hâlde, felsefe, varlığı düşünsel düzeyde ele almaktadır. Felsefede varlık, geniş anlamda metafiziğin, daha dar anlamda da ontolojinin ilgi alanına girer. 

İşte, felsefe, metafizik ya da ontoloji olarak bu özleri araştıran bir temel bilgidir. Buna göre, metafiziğin konusu, empirik ve bireysel varlığın üzerinde bulunan, duyularla kavranamayan, mekân-zaman dışı olan, hiçbir zaman değişmeyen ve daima kendi kendisi ile aynı kalan özler ya da ideal varlıklardır. Böyle bir metafizik tanımı, diyebiliriz ki, Platon ve Aristoteles’den Kant’a kadar hüküm sürmüş olan klasik metafiziğin tanımıdır. Bu tanıma göre, metafizik, duyusal olarak algıladığımız “görünüşler” in üstünde bulunan özleri, kendi-başına var olan varlığı, hakikî varlığı ve gerçekliği araştırır. Platon, vaktiyle böyle bir varlığa idea adını vermiş ve duyusal dünyanın üzerinde ideaların bir idealar kosmosu meydana getirdiğini kabul etmiştir. 

Felsefe, varlığa eleştirel bir tarzda yaklaşarak varlığın var olup olmadığını, varsa ne olarak var olduğunu sorgular. Felsefede var olan hiçbir şeyin olmadığını savunan filozoflar olduğu gibi, varlığı farklı şekillerde açıklayan filozoflar da vardır. 

Felsefe, varlığı şu ya da bu varlık olarak değil, onu bir bütün olarak ele alır. Yani varlığı bir yönüyle değil, genel olarak ve varlık olmak bakımından inceler. 

Felsefe, varlığı düşünce yoluyla açıklamaya çalışır. 

Felsefe, varlığın daha çok ilk sebebini (ana kaynağını) veya metafizik boyutunu açıklamaya çalışır. 

Felsefe, soyut veya somut var olan her türlü varlık alanıyla ilgilenir. 

Felsefe, varlığı “idea” cinsinden bir şey olarak ele alabildiği gibi, “madde” ya da “oluş” cinsinden de ele alabilir. 

Felsefe, varlığı statik (durağan) açıdan ele alabildiği gibi dinamik (değişme) açıdan da ele alabilir. 

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir