İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Nihilizm (Hiççilik, Yokçuluk)

Nihilizm Latince “hiç” anlamına gelen “nihil” sözcüğünden türetilmiştir. Türkçe ‘ye “hiççilik” ya da “yokçuluk” diye çevrilmektedir. Nihilizm, varlığın var olmadığını, varsa da bilinemeyeceğini bilinse de anlatılamayacağını iddia eder. Geniş anlamda nihilizm, hiç bir değer ve kural tanımayan görüşleri, hiç bir otoriteye boyun eğmemek ilkesini benimseyen anlayışları dile getirir. 

Nihilizm, tözsel hiçbir gerçeklik kabul etmez. Buna ontolojik nihilizm denir. “Biz gerçeği bilemeyiz.” diyen nihilizm ise epistemolojik açıdan eleştirel nihilizmdir. Nihilizmin İlk Çağdaki en önemli temsilcisinin Gorgias’tır.

İlk Nihilistler Sofistlerdir. Önde gelen temsilcileri Protagoras, Gorgias ve Hippias’tır. Sofistler varlığın olmadığını bilgiden hareketle temellendirirler. Sofistlerin en önemli temsilcisi Gorgias’a göre “Hiç bir şey yoktur”, “Olsa bile bilinmez”, “Bilinse bile başkalarına aktarılamaz” önermeleriyle varlığı yadsır. 

Nihilizm, felsefede; bilgi, ahlâk, sanat, siyaset alanlarıyla ilgili bir öğretidir. Nihilizmin bilgi felsefesindeki sonucu, aşırı bir kuşkuculuk; ahlâk felsefesindeki sonucu, anarşizm ve varlık felsefesindeki sonucu da varlığın var olmadığı görüşüdür. 

Sofistler, varlığın bilinemeyeceği, sorununu, dil ve duyum sorununa indirgerler. Bilindiği gibi bilgilerimizi başkalarına aktarmak için kullandığımız araç dildir. Dil, sembollerinden oluşan bir dizgedir. Semboller gerçeği ne kadar yansıtabilir? İnsanlar arasında bir iletişim vardır. Fakat bu iletişim eksiktir, yani tam (doğru) değil göreceli (rölatiftir) bir aktarım söz konusudur. Duyum ve algı göreceli olduğundan varlıklar için ortak bir “anlam” yoktur. Bilgi içeriklerimiz farklıdır. Ortak bir ileti(şi)m de yok. İyi-kötü yok. Doğru- yanlış yok, ağır-hafif yok, maddi-manevî yok. Hiç bir nitelik yoktur. Öyleyse varlık da yoktur.

Bilgi teorisi bakımından nihilizm, tüm bilgisel hakikatleri ve değerleri yadsır. Bu açıdan bakıldığında ünlü bir nihilist düşünürü görürüz: Fr. Nietzsche (1844-1900). Ona göre, “nihilizm bizim bütün yüksek değerlerimizin sona erdiğini düşünen mantıktır.” Bu kökten inkârcı tavrı ile Nietzsche, kendini Avrupa’nın ilk ve en yetkin nihilisti olarak tanımlar. 

Nihilizm, siyasî yönden, özellikle Rusya’da hiçbir otorite tanımamak şeklinde bir “ümitsizlik hâli” olarak ortaya çıkmıştır. Nihilizm, Eski yerleşik düzenin yerine yepyeni bir düzen kurmayı amaçlar. Nitekim Çarlık Rusyası’nda daha çok işsiz ve amaçsız genç aydınlardan oluşan ilk nihilistler A. Comte’un pozitivizmine sarılmışlar ve doğa bilimlerinin verilerine dayanan yeni bir sosyal düzen kurmaya yönelmişlerdi.  Toplum düzeni hakkında insanlara benimsetilmiş, doğruluğuna inandırılmış tüm fikirlere karşı çıkar.  

Dobroloboukov (1836-1861) ve Pissarrev (1840- 1868), Comte’tan aldıkları derin pozitivist etki ile nihilizmi bir doktrin hâline getirdiler. Bu doktrin, kazanılmış bütün bilgileri silmeyi temel alır. Bunu Çernişevski (1828-1889) daha da geliştirmiştir. Varlığı ve değerleri reddeden nihilizm, bilginin olasılığını da reddeder. Yerleşmiş değerleri ve toplum düzenini yıkmayı ve yenilemeyi hedefleyen nihilizm, yıkıcı yönüyle anarşizme ulaşmıştır. Nietzsche’nin nihilizmi ise mevcut değerleri ortadan kaldırarak değerler levhasını tersine çevirip yeniden düzenlemeyi hedefler. Bu köktenci ve ontolojik hiççilik, aynı zamanda moral hiççiliktir. Nietzsche’nin nihilizmini yaratıcı bir hamle olarak görenler de vardır. 

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir