İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Detaylarda Saklı Zen

Yağmurlu bir günde, on yıldır Zen ustası olma yolunda eğitim alan genç bir Budist rahip, artık hazır olduğunu düşünerek ünlü usta Nan-in’i ziyarete gitti. Sessiz adımlarla tapınağa girdi, şemsiyesini ve ayakkabılarını kapının önünde bıraktı.
Usta onu sakin bir tebessümle karşıladı ve sordu:
— Şemsiyeni ve ayakkabılarını kapının dışında mı bıraktın?
— Evet, ustam. Gittiğim her yerde dışarıda bırakırım. Bu bir kibarlık kuralıdır.
Nan-in bir süre sustu, sonra ikinci bir soru yöneltti:
— Peki, şemsiyeni ayakkabılarının sağ tarafına mı, yoksa sol tarafına mı koydun?
Genç rahip durdu, yüzü kızardı.
— Dikkat etmedim… hatırlamıyorum, ustam.

Usta başını yavaşça salladı:
— Zen, kişinin her hareketinin tamamen farkında olma sanatıdır. Dikkat etmediğin küçücük bir detay, tüm yaşamını altüst edebilir.
— Evinden aceleyle çıkan bir baba, baltasını çocuğunun ulaşabileceği bir yere bırakmamalıdır.
— Kılıcını her gün cilalamayan bir samuray, en ihtiyaç duyduğu anda paslı bir kılıçla savaşamaz.
— Sevdiği kadına bir demet çiçek vermeyi unutan adam, bir gün o kadının kalbini kaybeder.

Bu sözlerle rahip derin bir sessizliğe büründü. O anda anladı ki, ruhani bilgelik yalnızca meditasyon salonlarında değil, günün sıradan anlarında da yaşanmalıydı. Gerçek farkındalık, yolda yürürken taşın yerini fark etmek, bir dostun sesindeki yorgunluğu duymak, sabah çayının kokusunu hissedebilmekti.

Hayat, büyük anlarda değil; küçük detaylarda saklıdır.
Bir çiçeğe bakış, bir adımın yönü, bir sözün tonu… Bunlar farkındalığın aynasıdır.
Zen, işte o aynaya dikkatle bakmayı öğretir.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir